3 Mayıs 2016 Salı

GIDA KATKI MADDELERİ SUNUMUMUZDAN KARELER..





Gıda katkı maddeleri hakkında yaptığımız sunum ve afişlerimiz ile arkadaşlarımızı bilgilendirmeye çalıştık... Emeği geçen herkese tekrar teşekkür ederim :)

18 Nisan 2016 Pazartesi

GIDA KATKI MADDELERİNİN SINIFLANDIRMASI


Gıda katkı maddelerinin 32 değişik fonksiyonu vardır. Gıdaların raf ömrünün uzatılması, gıdaların duyusal özelliklerinin geliştirilmesi, gıda, kalite karakteristiklerinin korunması, gıda hazırlanmasına yardımcı olarak besleyici değerin korunmasıdır.
Gıda katkı maddeleri hazır gıdalarda bu değişik fonksiyonlardan birini veya birkaçını yerine getirmek amacıyla kullanılmaktadırlar. 

Gıda Katkı Maddeleri kullanım amaçlarına göre 4 temel sınıfa ayrılmaktadır:

1. Kaliteyi koruyarak raf ömrünü uzatanlar (Koruyucular)

a. Antimikrobiyaller (nitrit, nitrat, benzoik asit, propionik asit): Besinleri bakteri, küf, maya bozulmalarında korumak, raf ömrünü uzatmak, doğal renk ve aromayı korumak amacıyla kullanılır.

b. Antioksidanlar (BHA, BHT,sorbikasit, kükürt dioksit): Gıdada arzu edilmeyen, koku, aroma, tat değişiklikleri, enzimatik kararma veya renk kaybı, acıma (oksidatif asidite) önleme/ geciktirme gibi yararları olduğundan özellikle yağlarda ve yağlı besinlerde kullanılırlar, raf ömrünü uzatırlar.
Gıdalarla alınan en önemli antioksidanlar: betakaroten, E ve C vitaminleridir.

2.Yapıyı ve hazırlama, pişme özelliğini geliştirenler

a. pH ayarlayıcılar: Asitliği düzenleyiciler besinin pH’sını ayarlamak için kullanılırlar. Bunlar pH’yı düşürerek besinde bakteriosidal ve bakteriostatik etki de gösterebilirler.

b. Topaklanmayı önleyenler (silikat, magnezyum oksit, magnezyum karbonat): Topaklanmayı önleyici maddeler tuz, pudra şekeri, baharat, hazır çorbalıklar, süt tozu gibi toz halindeki karışımların akabilme özelliğini korumak, topaklanmayı, bir araya toplanmayı önlemek için kullanılır.

c. Emülsifiyerler (lesitin, mono ve digliseritler): Yüzey gerilimini azaltarak gıdada su ve yağın birbirine karışması ve homojen bir dağılma sağlanması için kullanılırlar.

d. Mayalanmayı sağlayıcı ajanlar

e. Nem ayarlayıcılar: Gıda maddelerinin düşük nemli ortamdan etkilenip kurumasını önleyen veya toz gıdaların sıvı ortamlarda çözünmesini kolaylaştıran maddeler.

f. Olgunlaştırıcılar

g. Ağartıcılar, dolgu maddeleri, köpük ayarlayıcılar, parlatıcılar

h. Stabilizörler, kıvam arttırıcılar, tatlandırıcılar: Stabilizörler; yağ ve suyun yeniden ayrılmasını önlemek amacıyla kullanılırlar. Jelleştirme ajanı; gıdaya jel oluşumu ile doku kazandırır (keçi boynuzu zamkı, pektin vs.). 
Yapay tatlandırıcılar; Aroma ve tadı daha cazip hale getirmek, tatlı tadını (kalorisiz) vermek amacıyla kullanılır (aspartam,asesulfam K, sorbitol, sakkarin).

3.Aromayı ve rengi geliştiriciler

Aroma artırıcılar gıdadaki mevcut tat ve/veya kokuyu arttırarak aromayı daha cazip hale getirmek, orijinal  aromayı korumak ve düzeltmek, artırmak amacıyla kullanılır.

a. Çeşni arttırıcılar (MSG): En çok kullanılan aroma verici madde monosodyum glutamattır(MSG). MSG tarafından oluşturulan ve umami denilen  tat,  Çin restoranı sendromuna sebep olabilmektedir.

b. Çeşni vericiler (Aroma maddeleri)

c. Renklendiriciler (tartrazin, indigotin): İşleme ve depolama sırasında kaybolan doğal rengi yeniden kazandırmak, zayıf olan rengi kuvvetlendirmek, gerçekte renksiz olan besine renk vermek, düşük kaliteyi gizleyerek tüketici beğenisi kazanmak amacıyla katılırlar. Bu maddeler alkolsüz içecekler, şekerlemeler, dondurmalar, pelteler, unlu ürünler, yapay toz içecekler, sakızlar, gofret bisküvi ve kremalar gibi birçok üründe kullanılmaktadır.

4. Besin değerini koruyucu, geliştiriciler (Besin öğeleri)

a. Diyette eksik olabilecek besin öğelerini ekleme (A, D vitaminleri)


b. İşleme sırasında kaybolan besin öğelerini yerine koyma (B1, B2, niasin) 

BAŞKA BİR YAZIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇAKALIN :)

17 Nisan 2016 Pazar

E KODU NEDİR?



E Kodu nedir?

Avrupa Birliği ülkelerinde kullanımına müsaade edilen her gıda katkı maddesine bir”E” numarası verilmiştir. Numaranın başındaki “E”, EU (Avrupa Birliği)’ni simgelemektedir. Yanındaki rakam ise o katkının fonksiyonel sınıfı ile ilgilidir. 

Doğal veya sentetik olsun gıda maddelerinde kullanılan ve katkı maddesi olarak tanımlanan tüm kimyasallar bu kodlama sisteminin içindedir.  E kodu alan katkı maddesi, yetkili makamlar tarafından kullanılmasına izin verilmeden önce bilimsel olarak detaylı bir şekilde incelenmiş ve insani tüketim için kesinlikle güvenli olduğu kanıtlanmış demektir. E kodu o maddenin onaylandığının ve güvenli olarak kabul edildiğinin göstergesidir. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kanalıyla yetkili otorite kabul edilen JECFA, EFSA ve FDA bu onayları veren kuruluşların başında yer almaktadır.

Ülkemizde de kullanılan E-kodları Avrupa Birliği’nin ilgili sağlık/gıda otoritelerinin gerekli güvenlik testlerinden geçmiş ve tüm spesifikasyonu belirlenmiş gıda katkılarına verilen kodları gösterir. Bir güvenliğin ifadesidir. Bu kodlarda her yüzlü grup bir kullanım grubunu temsil eder (100-199 arası renklendiriciler, 200-299 koruyucular gibi).
  1. Renklendiriciler E100-180 
  2. Koruyucular E200-297  
  3. Antioksidanlar E300-321  
  4. Emülsifıyer ve Stabilizatörler E322-500 
  5. Asit-baz sağlayıcılar E500-578 
  6. Tatlandırıcılar, koku verenler E620-637 
  7. Geniş amaçlı GKM E900-927 

26 Mart 2016 Cumartesi

GIDA KATKI MADDELERİNİN KULLANIM DOZLARININ BELİRLENMESİ


"Her madde zehirdir, zehir ile zehir olmayanı ayıran dozdur" Paracelsus
GIDA KATKI MADDELERİNİN KULLANIMI VE KULLANILACAK MİKTARININ BELİRLENME SÜRECİ
Gıda katkı maddelerinin izin sürecinde tek hedef, bu katkıların kullanımında insan sağlığının korunmasıdır. Bu nedenle, gıda katkı maddelerinin kullanım izni, uluslararası ve ulusal sağlık otoritelerinin son derece yoğun ve dikkatli incelemesi sonucunda verilir. Bu süreçte günümüz bilim ve teknolojisinin verdiği imkanlar kullanılarak yoğun araştırmalar yapılır.
Bu araştırmaları yapan bazı kuruluşlar şunlardır;

  • JECFA (The Joint FAO/WHO Expert Committee on Food Additives- Gıda Katkıları FAO/WHO Ortak Uzmanlar Komitesi)

JECFA, 1956 yılında beri gıda katkı maddelerinin insan sağlığı yönünden değerlendirilmesi için toplanan FAO/ WHO ortak uzmanlar komitelerine verilen isimdir. Bu komiteler gündemlerine aldıkları gıda katkı maddeleri için tüm bilimsel verileri inceleyerek değerlendirmeler yapmakta ve ADI değerlerini tespit etmektedirler.
  • Kodeks Alimentarius Komisyonu (Codex Alimentarius Commission)
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından oluşturulan Kodeks Alimentarius Komisyonu 1963 yılında kurulmuştur. Kuruluşun görevi dünyada gıda ile ilgili uygulamalarının sağlık ve teknoloji yönünden standartlaştırılmasıdır. Kuruluşun bu amaçla hazırladığı dokümanlar tüm dünya ülkeleri için güvenli gıda üretiminde referans olarak kullanılmaktadır. Ülkeler ulusal standartlarını hazırlarken kodeks standartları dikkate alırlar.

JECFA’nın raporları CCFAC (Codex Committee on Food Additives and Contaminants) tarafından değerlendirilerek her gıda ürün grubunda sakıncasızca kullanılabilecek katkılar ve üst limitleri belirlenmekte ve ilgili Codex dokümanına dahil edilmekte  ve Avrupa Birliğinin Bilimsel Gıda Komisyonu (SCF); ABD Gıda İlaç Dairesi (FDA) gibi uluslararası ku­ruluşlarca onaylandıktan sonra her bir katkı maddesinin hangi oranlarda hangi besinlere katılabileceğine karar verilir.
PEKİ İZİN SÜRECİ NASIL İLERLİYOR?

Gıda katkı maddelerinin kullanım izni sürecinde ilk basamak bu kimyasalın deney hayvanlarında hangi dozlarda (miktarlarda) hangi etkileri göstereceğinin veya göstermeyeceğinin saptanmasıdır. Diğer bir deyişle “zararsızlık limitlerinin” tespitidir. Kimyasal maddelerin organizmada oluşturduğu hasar toksisite olarak adlandırılır. Deney hayvanlarına (bu amaçla genellikle fare, sıçan, kobay gibi kemiriciler kullanılır) test edilecek kimyasal madde yüksek dozlar da dahil olmak üzere çeşitli dozlarda verilerek muhtemel tüm toksik etkiler araştırılır.
  1. Birinci aşamada deney hayvanlarından ve imkân dâhilinde insanlardan elde edilen bulgular toplanmaktadır.
  2. İkinci aşamada ise elde edilen bu veriler değerlendirilerek söz konusu maddenin insan gıdalarında katkı maddesi olarak kullanımının onaylanıp onaylanmayacağına karar verilmektedir.

A. Toksikokinetik Çalışmalar: İncelenen katkının, organizmada Emilimi (kana geçişi), Dağılımı (kan yardımıyla organlara taşınması), Biyotransformasyonu (vücutta diğer kimyasallara dönüşümü) ve Atılımı incelenir.

B. Toksisite Testleri: Başlıca toksisite testleri aşağıda belirtilmiştir.

Akut Toksisite: Bir veya 24 saat içinde alınan birden fazla dozun oluşturduğu toksisite.
Kronik Toksisite: Akut toksisiteye yol açmayacak düşük dozların uzun süre verilmesi ile oluşan toksisite.
Mutajenik Etki : DNA üzerinde kalıcı değişiklik.
Karsinojenik Etki : Kanser yapıcı etki.
Teratojenik Etki : Sakat yavru doğumlarına yol açan etki.
Transplasental Karsinojenik Etki: Gebenin çocuğunda doğumdan yıllar sonra kanser oluşumu.
Immünotoksik Etki : İmmün sistem üzerine toksik etki.
Üreme Sistemi Üzerine Toksik Etki
Nörotoksik Etki : Sinir sistemi üzerine toksik etki.

Toksisite test sonuçları uluslararası/ulusal kuruluşlarca oluşturulan bilimsel komitelerce değerlendirilerek güvenli kullanım için gerekli sayısal değerlere ulaşılır.
Bu sayısal değerlerden en önemlileri şunlardır;

NOAEL (mg/kg) : No Observed Advers Effect Level (Deney Hayvanlarında gözlenebilen hiçbir yan etki göstermeyen doz)

İnsanlarda güvenli olan doza ulaşılabilmesi için: NOAEL değeri, emniyet faktörüne bölünür. Güvenlik faktörü, genellikle 100 olarak kullanılır. Ancak gıda katkısının toksisite verilerinde herhangi bir şüpheli durum olduğunda bu değer 1000 e kadar çıkabilir. Çalışmalar sonunda kat­kı maddesinin hiçbir etkisinin bulunmadığı bir doz elde edilemezse katkı maddesinin besinlere katılmasına izin verilmez.

ADI (mg/kg) : (Acceptable Daily Intake - Günlük alınmasına izin verilen miktar) değeri insanlarda güvenli doz olarak kabul edilir.

Günlük maksimum alım = ADI x Vücut ağırlığı(kg) şeklinde saptanır.
 
 

 

24 Mart 2016 Perşembe

GIDA KATKI MADDELERİNİN KULLANIMINA hangi koşullarda izin verilir?


         Gıda katkı maddeleri doğal, doğala özdeş veya yapay olabilir.
  • ·         Doğal katkı maddeleri : Pancar suyundan elde edilen kırmızı renklen­dirici gibi (E162)
  • ·         Doğala özdeş katkı maddeleri: Doğadakinin insan tarafından yapılan ikizidir. Vanilya gibi
  • ·         Yapay katkı maddeleri: İnsan tarafından yapılmıştır.Doğada bulunmaz. Sakkarin gibi

       GIDA KATKI MADDELERİNİN KULLANIMINDA GENEL KOŞULLAR
  • Gıda katkı maddeleri gıdalara bilinçli ve amaca yönelik olarak katılmaları yanında, aşağıda sıralanan koşullara uygun kullanılmak zorundadırlar;
  • ·         Gıda katkı maddelerinden hiçbiri, hangi amaçla gıdaya katılmış olursa olsun insan sağlığına zarar vermemelidir. Kullanılacak katkı maddesi hakkında analiz sonuçları ve kullanılma miktarları bilinmelidir.
  • ·         Gıda katkı maddeleri katıldığı yiyecek ve karışımın besleyici değerine zarar vermemeli, besin değerini azaltmamalı ve değiştirmemelidir
  • ·         Kullanımında teknolojik zorunluluk bulunmalıdır.
  • ·         İzin verilen besinlerde ve izin verilen miktarlarda kullanılmalıdır
  • ·         Katkı maddesinin hangi gıdalara ne miktarda ve hangi amaçla katılabileceği Gıda Katkı Maddeleri Kodeksinde belirtilmiş olmalıdır. Gıdaya belirlenen miktarlardan fazlası katılmamalı ve üretimleri sırasında katkı maddesi kullanılan gıdalar sürekli denetlenmelidir.
  • ·         Katılan maddelerin açık ismi ve miktarı gıdaların üzerindeki etikette belirtilmelidir.
  • ·         Katkı maddesi, katıldığı maddelere homojen olarak dağılmış olmalı ve ürünün maliyetini arttırmamalıdır.
  • ·         Gıdaya katılan katkı maddesi gıdanın bozukluğunu maskeleyici ve tüketiciyi aldatıcı olmamalıdır.
  • Bazı gıdalara, özellikle çocuk mamalarına ve diyet gıdalarına katılması düşünülen katkı maddesinin katkı maddesinin katılma koşulları ve miktarları özel izne tabi olmalıdır.
Tüm bu katkı maddelerin ve kullanım miktarlarının belirlenmesi bir dizi deneyler sonuncu belirlenmekte ve süreci yöneten ve denetleyen kurumlarca da açıklanmaktadır. Yasa ve yönetmenliklerde hangi besinlerde ne oranda kullanılacağı açıkça belirtilmiştir. ÖNÜMÜZDEKİ YAZILARA BU KONULARADA DEĞİNECEĞİM VE TEK TEK GIDA KATKI MADDELERİNİ TANIMAYA BAŞLAYACAĞIZ :)

KENDİNİZE İYİ BAKMANIZ DİLEĞİYLE :)

20 Mart 2016 Pazar

GIDA KATKI MADDESİ NEDİR? NE İÇİN KULLANILIR?


GIDA KATKI MADDELERİ Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde şöyle tanım­lanmaktadır:

  •         Tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıda ham ya da yardımcı maddesi olarak kullanılmayan,
  •         Tek başına besleyici değeri olan veya olmayan,
  • ·       Seçilen teknoloji gereği kullanılan,
  •         İşlem veya imalat sırasında kalıntı veya türevleri mamul maddede bulunabilen,
  •        Gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişiklik­lere engel olmak ve düzeltmek amacıyla kullanılan maddelerdir.
GIDA KATKI MADDESİ KULLANIMINI ZORUNLU KILAN SEBEPLER;
  • ·         Üretimin belli zamanlarda olması zorunluluğu,
  • ·         Besinin bol bulunduğu dönemden daha az bulunduğu döneme kalitelerini koruyarak saklanması
  • ·         Tüketicinin istekleri ve her an tüketim arzusu,
  • ·         Çabuk bozulan gıdaların ömrünü uzatma
  • ·         Dünya nüfusunun hızlı artışı,
  • ·         İnsanların hayat standartlarını yükseltmek arzusu,
  • ·         Hızlı endüstrileşme / şehirleşme vb.
  • ·         Ev dışında çalışanların artması,
  • ·         Bes­lenme alışkanlıklarının değişmesi,
  • ·         Besin hazırlama için az zaman kalma­sı veya besin hazırlama için az vakit harcama isteği yarı-hazır veya ticari olarak tamamen hazırlanmış olan besin üretimini teşvik etmiş, bu da gıda katkı maddeleri kullanımını kaçınılmaz kılmıştır.

NEDEN GIDA KATKI MADDESİ KULLANILIR;
  • ·         Gıdanın besleyici değerini korumak,
  • ·         Özgün diyet ihtiyaçları olan için özel bir gıda üretiminde kullanılabilirler,
  • ·         Gıdanın dayanıklılığını artırmak için kullanılırlar, Böylece gıda maddeleri daha uzun bir raf ömrüne sahip olurlar.
  • ·         Gıdanın dokusal özelliklerini geliştirmek için kullanılırlar.
  • ·         Gıdanın rengini ve lezzetini çekici hale getirebilir ve koruyabilirler.
  • ·         Yağın acılaşması gibi reaksiyonları önleyerek lezzet kaybını önlerler ve besin öğelerini korurlar.
  • ·         Gıdanın işlenmesi sırasında çoğu zaman teknolojik gereklilik olarak kullanılırlar.
  • ·         Gıdada hastalık yapıcı mikroorganizmaların gelişmelerini önlerler.
  • ·         Gıda çeşitliliği sağlamaktadırlar.
     Gördüğünüz gibi gıda katkı maddeleri günümüz koşullarında kullanımı zorunlu hale gelmiş kimyasal ve doğal maddelerdir. 
  • bu maddeler sağlığa zararlı mıdır? 
  • sağlığa zararlı hale getiren durumlar nelerdir?
  • bunların kullanımındaki süreçler nasıl işliyor?
  • Besinlerimiz hangi tür katkı maddeleri ihtiva ediyor ve özellikleri nedir?
Tüm bu soruların cevaplarını ilerki yazılarımda aktaracağım size şimdilik HOŞÇAKALIN :)



14 Mart 2016 Pazartesi

BESİN ETİKET ÖRNEĞİ


Tüm anlattıklarımın hepsini bir arada görebileceğimiz örnek bir besin etiketi paylaşıyorum sizinle.

Peki neydi bu dikkatimizden kaçmaması gereken önemli noktalar;
  • üretim ve son tüketim tarihi
  • Tarım ve köy işleri bakanlığının izni
  • üreten firmanın adı, açık adresi ve telefonunun yazılı olması
  • ayrıntılı içindekiler bölümünün olması, kullanılan katkı maddelerinin ve E kodlarının yazılmış olması.
  • saklama koşullarının belirtilmesi ve satın aldığınız yerin ürünü uygun koşullarda saklayıp saklamadığının kontrolü
  • besin öğeleri, etikette hangi miktar üzerinden miktarlarının verdiğinin kontrolü ve kendiniz için doğru porsiyonu hesaplayarak yemenizin önemi
  • özel amaçlı bir besin ise (glütensiz, light, şekersiz vs.) üzerinde belirtilmesi gibi..
besin etiketlerini okumak, doğru ürünü seçmek, uygun porsiyonlarda tüketmek tüm bunları okuduğunuzda zor gelebilir fakat alışkanlık haline getirdiğinizde kendinize yaptığınız en büyük iyiliklerden birinin bu olduğunu göreceksiniz...
çünkü can boğazdan geldiği gibi boğazdan da gidiyor ;)
   
SAĞLIKLI, MUTLU GÜNLER :)











13 Mart 2016 Pazar

BESİN ETİKET İÇERİĞİ NASIL OKUNUR?


BESİN ETİKET İÇERİĞİ NASIL OKUNUR?

Aldığınız paketli gıda ürünlerinin;

·        besin içeriklerini okumanın,

·        kendinize, sağlınıza uygun besinleri seçip,

·        uygun porsiyonlarda tüketmenin öneminden bahsetmiştim.

Şimdi besin etiketi 4 adımda nasıl okuyabileceğinize bakalım;

1-    ilk adımda, besin tablosunun en üst kısmında yer alan porsiyon bölümüne bakın. Bu kısımda;

·        tek kişilik porsiyon,
           ·        paketin tamamının içerdiği porsiyon,

·        paketin 100gr’ının içerdiği porsiyon belirtilir.

Yiyeceğiniz besinin sadece kalorisine değil bir porsiyon değerinin sahip olduğu yağ, protein ve karbonhidrat oranlarına da bakınız. Porsiyon boyutuna bakarak bunun altında veya üzerinde bir miktarda yemenizin doğru olduğuna karar vereceksiniz.

2-    İkinci adımda, porsiyon başına toplam kalori değerini okuyun.

Beslenme tablosunda enerji değeri olarak kilo kalori (kcal) ve kilo joule (kJ) bulunmaktadır. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, porsiyon başına denk gelen kalori miktarına dikkat etmek ve bu besini gerçekte kaç porsiyon tükettiğinizdir.

 Unutmayın, porsiyon sayısını ikiye katlarsanız kaloriyi ve tüm besin değerlerinide ikiye katlamış olursunuz.

3-  Kalori taramasından sonraki 3.adım da besinin içerisinde bulunan besin ögelerinin miktarları bulunmaktadır. Bunların arasından en sık karşılaştıklarımız;

§  Yağlar: Dikkat etmemiz gereken en önemli oranlardan biridir. Doymuş, doymamış ve trans yağ olarak üç çeşide ayırılır. Seçtiğiniz besin etiketinde doymuş yağ veya trans yağ varsa almak için bir kez daha düşünün!!

 Çünkü trans yağ kötü kolesterol seviyesini arttırırken iyi kolesterol seviyesini düşürmektedir.

Önerilerim;

·        Et alıyorsanız bütün olarak alınız.

·        Ete alternatif olarak mercimek ve fasulye gibi baklagiller tüketebilirsiniz (doymuş yağ tüketimi de azaltılmış olur).

·        Yağ seçiminizde zeytinyağı, kanola yağı ve soya yağı kullanmanız sağlığınız açısından en sağlıklı seçim olacaktır.

·        Kalp damar hastalığından korunmak ve kilo kontrolü sağlamak için en çok dikkat edeceğiniz oranlardan biri olduğunu unutmayın ve böyle şikayetleriniz varsa %50 light ürün tercih edin.

§  Protein: Süt ve süt ürünleri, yumurta, deniz mahsülleri, baklagiller, kırmızı et, tavuk eti ve kuruyemişler protein kaynakları arasındadır. 

ÖNERİLERİM;

·        Yağsız et ve kurubaklagil tüketiniz.

·        Tavuğun derisini yemeyiniz.

§  Karbonhidrat: Vücudun bir numaralı enerji kaynağı olan karbonhidratlar lif, nişasta ve şeker kaynaklı olabilmektedir. Doğru karbonhidrat kaynağını bulmak için lif oranı fazla ancak şeker oranı düşük olan yiyeceklere bakabilirsiniz.

§  Tam buğday unu ve ekmeği kullanmaya özen gösterin,

§  fasulye ve mercimek benzeri baklagiller tüketin.

§  Şeker: Bu kısımdaki sayısal değerler aslında besinin doğal şeker ( sütte bulunan laktoz veya meyvedeki fruktoz gibi) ya da eklenmiş şeker ( yüksek fruktoz içeren mısır şurubu gibi) içerdiğini anlamamıza yardımcı olamaz.. Bunu anlamak için içindekiler bölümüne bakmamız en doğru hareket olacaktır. Bu listede doğal şekerler yer almaz, sonradan eklenen şekerler yer alır. İçindekiler bölümündeki her madde besinde bulunan hacim oranına göre çoktan aza sıralanmaktadır. Eğer ilk iki sırada şeker yer alıyorsa bu yiyecek sizin için faydalı olmayabilir. Aynı zamanda sonu “-oz” eki ile biten fruktoz ve glukoz yazılarını içeren paketli gıdalardan da uzak durun. Ekstra eklenmiş şeker; kek, pasta, kurabiye, bazı mısır gevreklerinde, çikolata, dondurma, ketçup, reçel ve meşrubatlarda bulunabilmektedir.

§  Sodyum: Sofra tuzunda ve diğer yiyeceklerde doğal olarak bulunabilen bir besin ögesidir. Doğal olarak bulunmakla beraber besinin lezzetini arttırmak ve raf ömrünü uzatmak amacıyla da ekstra olarak eklenebilir. Sodyumu olabildiğince en aza indirin çünkü fazla sodyum tüketimi tansiyona neden olarak kardiyovasküler rahatsızlıklara ve böbrek sorunlarına yol açabilmektedir. Bu sebeple besin tablosu okurken sodyum oranı düşük besinleri tercih etmeye çalışın ve gerektiğinde birkaç yiyeceğin etiketlerini karşılaştırarak tercihinizi yapın.

§  Lif: Sağlıklı bir yetişkin günlük ortalama olarak 21-35gram arasında lif almalıdır fakat ne yazık ki çoğu kimse lif tüketiminde bu seviyeye ulaşamamaktadır. Ekmek veya kahvaltılık gevrek satın alırken seçiminizi porsiyon başına 3gram lif içeriği bulunduran markalardan yapın. Bazı besin etiketleri içerdikleri lif cinsini çözünür veya çözünmez lif olarak açıklamaktadır ve iki cins lifde sağlığımız için önemlidir.

§   Çözünür lif kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olurken yulaf ezmesi, kurubaklagil ve arpada bulunmaktadır.

§  Çözünmez lif ise tam buğday gıdalarda, meyvelerde ve sebzelerin kabuk kısımlarında bulunarak sindirime yardımcı olmaktadır. Bu yüzden meyveleri güzelce yıkandıktan sonra kabuklarıyla yiyin.

§  Demir: Vücudumuzun kırmızı kan hücrelerini yapmasında yardımcı olmakla beraber oksijen taşınmasında da görevlidir. Kurutulmuş meyveler, yumurta, deniz mahsulleri, tahıl yönünden zengin kahvaltılık gevrekler ve makarnalar, baklagil grubu besinler, tavuk ve hindi eti ayrıca bazı sebzelerde demir bulunmaktadır.

 Hayvansal besinler ile aldığımız demir vücudumuz tarafından daha kolay absorbe edilmektedir. Ayrıca demir içeren bitkisel kaynaklı besinlerin yanında C Vitamini içeren brokoli, turunçgiller, çilek ve kivi gibi besinlerle tüketimi demir absorpsyonu kolaylaştırmış olur.

§  Kalsiyum: Kemik, diş ve kas yapısında büyük rol oynayan kalsiyum minerali süt ürünlerinde, koyu yeşil sebzelerde, somon ve sardalya balığında bolca bulunmaktadır. Diyetinizde yeterli miktarda D Vitamini ve kalsiyuma yer vermek sizin fiziksel olarak daha güçlü olmanızı sağlar çünkü D Vitamini vücudunuzun kalsiyumu absorbe etmesine yardım eder. Market alışverişi yaparken koyu yeşil renkteki sebzeleri tercih edin. Eğer laktoz intoleransınız var ise soya sütünü kalsiyum kaynağı olarak kullanabilirsiniz.

§  Kolesterol: Kolesterolü vücudun kendi yapabildiği aynı zamanda dışarıdan besin ile alabildiğimiz bir yağ tipi olarak adlandırabiliriz. Kolesterol; hayvansal kaynaklı olup peynir, yumurta ve ette bulunurken sebzemeyve ve tahıl içerikli besinlerde bulunmamaktadır. Doymuş yağ oranı yüksek besinler kan kolesterol seviyesini arttırmakla başka hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Besin etiketi okurken kolesterol, doymuş yağ oranı ve trans yağ bölümlerine dikkat etmeyi unutmayın.

4-  Son basamak olarak yukarıda sıralanan bazı besin ögelerini yeterli miktarda tükettiğinizden emin olun. Kendi yaşınız, cinsiyetiniz ve sağlık durumunuza göre sizin için yeterli ve sağlıklı oranda makrobesinleri ve mikrobesinleri tüketmeyi hedef alın.

BESİN ETİKETLERİ BİZE NEYİ ANLATIYOR?

                       
                              
 

ÇOKÇA RASTLAYACAĞINIZ BESİN ETİKETLERİNİN SİZE ANLATMAK İSTEDİKLERİ NEDİR PEKİ?

Tercih ettiğiniz besin sağlığa yararlı potansiyel etkilere sahip ise (düşük yağlı, light, probiyotik ürünler vs.) bu etkilerin açıklandığı bölümde etikette yer alır. Buradaki ürün özelliğinin ne olduğunu bilmeniz doğru besini seçmekte size yol gösterici olacaktır.

Şimdi bu özelliklerin anlamı nedir onlara bakalım;

·         YAĞSIZ ET: 90 gram ağırlığında etin içerisinde 10 gramdan daha az yağ ve 95 miligram kolesterol olduğunu gösterir.

·         EKSTRA YAĞSIZ ET: 90 gram ağırlığındaki etin içerisinde 5 gramdan daha az yağ ve 95 miligram kolesterol olduğunu gösterir.

·         LİGHT ÜRÜN: Normal olarak üretilen türevlerine göre %30 daha az kalori içeren veya %50 daha az yağ içeren ürünlere konulan etikettir.

·         AZALTILMIŞ ENERJİLİ ÜRÜN: Normal olarak üretilen türevlerine kıyasla %25 daha az kalori veya yağ içeren ürünlere konulan etikettir.

·         TAZE ÜRÜN: Besin çiğ olarak ve herhangi bir işleme tabi tutulmadan satılıyorsa bu ibareye sahiptir.

·         TAZE DONDURULMUŞ ÜRÜN: Taze iken hızla dondurulmuş olan besinlerin üzerinde yer alan etikettir.

·         HOMOJENİZE SÜT: Yağı ayrılmış olan sütün, pürüzsüz ve berrak yapıda olduğunu anlatan etikettir.

·         PASTORİZE SÜT: Çiğ süt ve yumurta gibi besinlerin içinde bulunabilecek zararlı mikroorganizmaların yüksek ısıda yok edildiğini anlatan ifadedir.

·         UHT SÜT: Besinin yüksek ısıda işlem görerek bütün mikroorganizmalardan arındırıldığını ve 3 ay süresince oda şartlarında kapalı olarak saklanabileceğini gösteren etikettir. Yalnız bu tür ürünlerin paketi açıldıktan sonra buzdolabında saklanmaları gerekmektedir.

·         FENİLALANİN İÇERİR-İÇERMEZ: Fenilalanin, fenilktonüri hastalarında metabolize edilemeyen bir aminoasittir. Bu nedenle fenilketonüri hastaları tarafından tüketilmemeleri gerekir. Ürünlerde yer alan bu bilgi, fenilketonüri hastalarını bilgilendirmeyi amaçlar

·         GLUTEN İÇERİR-İÇERMEZ: Gluten, çölyak hastalarının barsaklarına zarar veren bir tür protein yapıdır. Bu nedenle çölyak hastaları gluten içeren hiçbir ürünü kullanmamalıdırlar. Ürünlerde yer alan bu bilgi, çölyak hastalarını bilgilendirmeyi amaçlar.

·          ASPARTAM İÇERİR-İÇERMEZ: Aspartam vücutta yıkıldığında fenilalanin oluşturur. Bu nedenle Fenilketonüri hastalarının aspartam kullanmamaları gerekir. Ürünlerde yer alan bu bilgi, fenilketonüri hastalarını bilgilendirmeyi amaçlar.